Korkutan Covid TABLOSU: 19 günde 2100’den 4552’ye!
Vaka ve vefat sayıları çok hızlı artıyor. Verilerin şeffaflığı ve Bilim Kurulu üyelerinin etkinliği tartışılıyor. Hastaneler tüm kapasite …
Vaka ve vefat sayıları çok hızlı artıyor. Verilerin şeffaflığı ve Bilim Kurulu üyelerinin etkinliği tartışılıyor. Hastaneler tüm kapasite salgınla mücadele ediyor. Kahramanca çalışan sağlık çalışanları yorgun. Özetle; Türkiye de pandemi ile mücadelede kötü sınav veren ülkeler arasında. Peki bu noktaya nasıl geldik? Söz konusu tablodan nasıl çıkabiliriz?
Yanıtlar için uzman görüşlerine başvurduk. İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Pınar Saip ve İBB Bilim Kurulu Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Nilay Etiler sorularımızı yanıtladı.
Prof. Dr. Pınar Saip, 1 Kasım’da 2 bin 100 olan günlük vaka sayısının 19 Kasım itibariyle 4 bin 552’ye yükselmesinin nedenlerine dair sozcu.com.tr’ye açıklamalarda bulundu. Saip, “Söz konusu rakamlar Sağlık Bakanlığı’nın tablosuna yansıyanlar. Bunların içinde testi pozitif olup evde takip edilenler ve testi negatif olup tedavi görenler yok. Gerçek tablonun bu rakamların çok üstünde olduğunu biliyoruz” diye konuşarak alarm veren artışların ana nedenlerini şöyle sıraladı:
1) Açılmanın kontrolsüz yapılması.
2) Koruyucu hekimliği önceleyen alt yapımızın yetersiz olması.
3) Havanın soğuması ile birlikte insanların kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirmek zorunda olması. Virüs kapalı ve kalabalık ortamlarda daha kolay yayılıyor.
4) Okulların yeterli önlemler alınmadan açılması.
5) İnsanların toplu olarak bulunduğu fabrikalarda, iş yerlerinde, alışveriş merkezlerinde, lokantalarda, toplu ulaşım araçlarında maske, fiziksel mesafe, yeterli havalandırma ve hijyen kurallarına uygun koşulların sağlanmaması.
6) İnsanlarda salgının bittiği algısının oluşması.
7) Ağır olmayan hastaların evlerde tedavi edilmesi, bu hastaların test sonucu çıkana kadar toplum içinde dolaşması.
TOPLU AÇILIŞLAR, CENAZELER, DÜĞÜNLER…
“Ortada hiç salgın yokmuş gibi parti kongrelerinin, toplu açılışların yapılması toplumda salgına karşı duyarlılığı azalttı” diye konuşan Saip, “Yetersiz olsa da bazı kısıtlamaların yapılmış olması duyarlılığı arttıracaktır. Ne kadar çok insan hasta olursa maalesef o kadar çok ölüm olacaktır” dedi.
“SALGIN BİLİME GÖRE YÖNETİLMİYOR”
Bilim Kurulu üyelerinin verileri bilmediklerini yönünde çıkan haberleri ve verilerin şeffaf olmamasının salgın ile mücadeleyi nasıl etkilediğini sorduğumuz Saip, “Gerçek verilerin bilinmesi salgının kontrol altına alınması için gerekli” dedi ve ekledi:
“Önlenmesi mümkün olan bir hastalıktan dolayı ölümlerin giderek artmasının sorumluluğu büyüktür. Salgın bilimin gerekleri doğrultusunda yönetilmiyor. Biran önce salgının halk sağlığı ve epidemiyoloji bilimi ile uğraşan, belediyeleri, ilgili uzmanlık derneklerini, meslek odalarını, sendikaları kapsayan yetkileri ve sorumlulukları tanımlanmış, gerçek verileri detayları ile bilen bağımsız bir kurulun önerileri doğrultusunda yönetilmesi lazım”
“TEMAS BİLDİRİMLERİ EKSİK, KAYNAK ARAŞTIRILMIYOR”
Saip, “Temas bildirimleri çok eksik, kaynak ise araştırılmıyor bile. Aile hekimine takip için düşen her pozitif hasta için ortalama 3 temaslı bildiriliyor, oysa gerçek bunun çok üstünde. Yaygın test yapmadan yeterli vakaya ulaşıp izolasyon yapılması mümkün değil. İzolasyon için ev koşulları uygun olmayanlar çoğunlukta, bunlar için belediye ve devlet imkanlarıyla misafirhaneler, yurtlar kullanılabilir” sözlerini kullandı.
SEMPTOM GÖSTERMEYENLER NE OLACAK?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın günlük verilerde test sonucu pozitif çıkmasına rağmen “Semptomu yok” denilerek ‘hasta’ olarak sayılmayan kişilerle ilgili olarak yaptığı, “29 Temmuz’dan bu yana ağır hasta sayımız 8 kat arttı, vefat eden sayısı 8 kart arttı. Evde semptomu olmayanın sayısı mı sizin için önemli?” şeklindeki açıklamasını da yorumlayan Saip, şunları kaydetti:
“Elbette, önemli. Hastalığı yayanlar zaten semptomu olmayanlar. Artık filyasyon ekipleri de tükendi ve sürecin kontrolü giderek zorlaşıyor. Rakamları konuşmaktan korkmayalım. Sağlık çalışanları üzerindeki yükü, vaka sayısını, ölüm sayısını azaltmak için tedbirlerin acilen sıkılaştırılması; hatta en az 2 hafta süreyle tam kapanma gerekiyor.”
“İLK KOŞUL SALGININ BOYUTUNU BİLMEK”
İBB Bilim Kurulu Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Nilay Etiler de “Bir salgının kontrol altına alınabilmesi için ilk koşul, salgının boyutunu bilmektir. Bilim kurulunun elinde mutlaka ayrıntılı veriler olmalı, oradaki halk sağlığı uzmanı meslektaşlarımızın bunları analiz etmesi gerekir. Verileri analiz etmeden önlemler konusunda nasıl karar veriliyor? Sağlık Bakanlığı bu verileri bilim kuruluyla paylaşmayacaksa, bilim kurulunun bu durumda işlevi nedir diye sorguluyor insan” dedi.
“Aslında 1 Haziran’da tam açılma olduktan sonraki 14 günde bir artış yaşandı, sonrasında hasta sayısı durağanlaştı” diye konuşan Etiler sürecin devamını şu sözlerle anlattı: “Ağustos ayının ortasına kadar benzer düzeyde seyretti. Yaz aylarında havaların sıcak olması, insanların daha çok dış ortamda bulunması ve büyükşehirlerde nüfusun azalması gibi nedenlerle vaka sayıları düştü. Yaz mevsiminin bitmesi ile kentlere dönüş hızlandı, okullar açıldı, havaların soğuması ile birlikte insanlar kapalı alanlarda zaman geçirmeye başladı ve virüsün yayılımı da hızlandı” dedi.
Bakan Koca’nın semptomsuz vakalarla ilgili açıklamalarının tamamen hekimlerin kendi aralarında söylediği gibi “klinik bakış açısı” olduğunu söyleyen Etiler, halk sağlığı bakış açısında belirtili olsun belirtisiz olsun tüm biçimlerin göz önünde bulundurulduğunu, alınacak önlemlerde bu durumun çok önemli olduğunu vurguladı. Bu durumda enfekte ama belirtisiz kişileri saptamak daha önemli hale geldiğini, o nedenle en başından beri yaygın test önerdiklerini de kaydetti.