Akşener’in ‘Başbakan olacağım’ açıklaması ne anlama geliyor?
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM’de yaptığı basın toplantısında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Başbakan olacağım …
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM’de yaptığı basın toplantısında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Başbakan olacağım” açıklamasının ne anlama geldiğine dair değerlendirmelerde bulundu. Tatlıoğlu, “‘Başbakan olacağım’ demek, ‘Cumhurbaşkanı olacağım’ demekten daha ileri daha fonksiyonel daha pozitif bir iddiadır. ‘Başbakan olacağım’ demek bir kere ‘sistemi değiştireceğiz’ demektir. ‘Tek adam sistemini tasfiye edeceğiz’ demektir. İki, ‘Partimizi iktidara taşıyacağız’ demektir. Bunlar Cumhurbaşkanı olmaktan daha ileri bir iddiadır, daha pozitiftir; millete bir katkı koyma amacı taşımaktadır” dedi.
“KENDİ DURUŞUMUZA UYGUN BİR TAVIR BENİMSEYECEĞİZ”
Tatlıoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Yeni dönem parlamento çalışmaları muhtemelen seçim öncesi son yıl olacaktır ve bu nedenle görünen odur ki seçime yönelik iktidarın hazırlıkları da parlamentonun gündemine gelecek ve biz Türkiye’nin demokratik çizgisinin yükselmesi, refah ve huzurunun artması yönünde tekliflerin nereden geldiğine bakmadan kendi duruşumuza uygun bir tavır ve müzakere şekli benimseyeceğiz. İYİ Parti olarak bu zamana kadar gerek bütçe gerekse yasama çalışmalarında tekliflerin nereden geldiğine bakmaksızın ve kimlerin ne şekilde oy kullandığını da dikkate almaksızın önümüze gelen tekliflerin veya bizim hazırladıklarımızın milletimizin yararı noktasında değerlendirilmiştir.
“TÜRKİYE’Yİ BU TEK ADAM SİSTEMİ EZMEKTEDİR”
Hayat pahalılığının çok ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çeken AK Parti ve Cumhur ittifakının hatta sarayın ses duvarlarını aşıp Sayın Erdoğan’a kadar ulaştığıdır. Son dönemde hem Sayın Erdoğan’ın beyanatları hem de bakanların beyanatlarına baktığımızda enflasyonla mücadele hayat pahalılığı demek enflasyonla mücadele artık zabıta yöntemleriyle çözüleceği görülmektedir. Bir yüzyıl eski olan bu yöntemler, dünyanın terk ettiği bu yöntemler Türkiye’nin derdine ilaç olmamıştı ve olmayacaktır. İki yıl önce patates ve soğanın yönetilemediği Türkiye’de şimdi bütün mal grupları ve fiyatlar yönetilememektedir. Türkiye’yi bu tek adam sistemi ezmektedir. Diplomasisini yargısını ekonomisini ezmektedir ve liyakat yokluğuyla yandaş ve kayırmacılığıyla yüksek fiyat ve hayat pahalılığıyla halkı ezmektedir.
Yem 2018’den 2021’e kadar yüzde 184 artmıştır. 58 liradan 155 lira olmuştur. Hatta son fiyatlar 170 liradır. Gübre 70 liradan 250 liraya çıkmış ve 200’de 257,1 artmıştır. Devletin sonucu görmesi ve sonuca göre hareket etmesi zaten fonksiyonları yitirdiği anlamına gelir. Devlet bu süreci takip edememiş ve bunu yönetememiştir.
“ERDOĞAN VE BAKANLARI HALKTAN KOPMUŞ DURUMDADIR”
Yurt yapma faaliyetini aşağı yukarı 17-25 Aralık’tan sonra hızlandıran Sayın Erdoğan ve yönetimi; pandeminin sonuçlarını, etkilerini hiç düşünmemişler, üzerine hiç çalışmamışlar, hiç takip etmemişler. Her üniversitenin alacağı öğrenci belli ve her üniversite çevresinde yurt ve barınma kapasiteleri belliyken, üniversitelerin açılma dönemi öğrenci ve velilerin feryatları ile yurt yokluğu ortaya çıkmıştır. Halbuki, pandemi döneminde yüzlerce özel yurt kapanmıştır, ekonomik nedenlerle. Düşünülmemiştir ki, pandemi sonucu bu yurtlara ihtiyaç vardır ve bunlar ayakta tutulmalıdır ve buralara biraz destek yapılmalıdır. Sayın Erdoğan ve bakanları uçaklarla gezmekten, şatafatlı saltanatları sürmekten gerçekten halktan kopmuş durumdadır. Temel sebep budur. Temel sebep, pandemi sürecinde bu yurtların kapatılması ve inşaat maliyetleri nedeniyle özel inşaat ve yurt yapımının olmaması ve devletin bunları takip etmemedir.
Sayın Erdoğan ‘yalan’ diyor. Bizim partimizdeki listeyi gönderelim de o öğrencilere yer bulsun. İstanbul’da, İzmir’de, Bursa’da, Ankara’da; aileler dolmuş akraba arıyorlar. Akrabalarına rica ediyorlar ki, ‘Bir miktar burada çocuğum barınsın’ diye. Kendi çocukları Amerikan okullarında üst seviyede özel korumalarla, okula gidip gelirken, halkın insanının emekleriyle sofrasından eksik ettiği etiyle, sütüyle fedakârlık yaparak okuttuğu bu çocukların barınma problemlerinde baş başa bırakmak insanımızı, bir zulümdür. Ve devletin bunu görmemesi, buna çalışmaması nerede olduğumuzun da çok açık göstergesidir. Bu uyanıp uyanıp, bakıp ‘Ne oluyor’ demekten ibarettir. Devletin nasıl ezildiğinin göstergesidir.
“TEK ADAM DÖNEMİNİN KAPANMA ZAMANI GELMİŞTİ”
Bir başka ülkenin devlet başkanına görüşme öncesi sipariş listesinin konuşulması ve gündeme getirilmesi acıdır. Türkiye’den artık Erdoğan döneminin ve bu dönemin, tek adam tek parti döneminin kapanma zamanı gelmiştir. Türkiye’nin meselesi, ‘Cumhurbaşkanı kim olacak, yeni tek adam kim olacak’ meselesi değildir. Türkiye’nin meselesi, milleti bu ucube sistemden çıkarmak, tek adam sistemini tasfiye temektir. Türkiye’nin önümüzdeki seçimlerdeki temel meselesi budur. Bu yasama döneminden sonra Türkiye bir seçim sürecine girecek. Temennimiz odur ki en kısa sürede bir seçimle Türkiye’nin uygun, kendisine yakışan, refah ve huzur iklimine kavuşturulmasıdır. Ama Cumhur İttifakının tavrı bunu mümkün olduğu kadar geciktirmekten ibarettir. Sadece görüyoruz ki Sayın Erdoğan ve Cumhur İttifakı elinde çekiç olanın her sorunu çivi gibi gördüğü bir konumdadırlar. Ve her sorunu çivi gibi çakmak üzere beyanlar vermektedirler.”
“CUMHURBAŞKANI OLMAKTAN DAHA İLERİ BİR İDDİADIR”
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in “Başbakan olacağım” açıklaması sorulan Tatlıoğlu, şu açıklamayı yaptı:
“Sayın Genel Başkan’ın bu açıklaması öncelikle, siyaseti hapsolduğu noktadan çıkarma gayretidir. Türkiye zaten sorunlarını konuşamıyor. Ama ayrıca bütün enerjisini önümüzdeki dönem ‘Cumhurbaşkanı kim seçilecek ve tek adam kim olacak’ sorusu etrafında harcamamalı ve bu kilidi kırmalıdır. Sayın Genel Başkan bu kilit kırmıştır. Bu birincisi.
İkincisi, temel olarak önümüzdeki seçim bir Cumhurbaşkanı yarışı olmayacaktır. Temel olarak mesele bu ucube sistemden çıkmak ve tek adam sisteminin tasfiyesidir. Önümüzdeki seçim, tek adam sistemiyle devam etmek veya Türkiye’yi refah ve huzur iklimine kavuşturacak İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem arasında bir tercih olacaktır.
O nedenle Sayın Genel Başkan tek adam sisteminin tasfiyesini, bütün önceliklerin önüne koymuştur. Partimiz için de kendisi için de. Ve bu noktada kendi adına çok da yakın olduğu Cumhurbaşkanlığı makamını dışarıda bırakmıştır.
Çünkü, ‘Başbakan olacağım’ demek, ‘Cumhurbaşkanı olacağım’ demekten daha ileri daha fonksiyonel daha pozitif bir iddiadır. ‘Başbakan olacağım’ demek bir kere ‘sistemi değiştireceğiz’ demektir. ‘Tek adam sistemini tasfiye edeceğiz’ demektir. İki, ‘Partimizi iktidara taşıyacağız’ demektir. Bunlar Cumhurbaşkanı olmaktan daha ileri bir iddiadır, daha pozitiftir; millete bir katkı koyma amacı taşımaktadır.”